Yaklaşık iki yıldır fotoğrafla ilgileniyorum ve bu ilgi gün geçtikçe, bende tutkuya dönüşmeye başladı. Bu sayede daha fazla yer görme isteği de beraberinde geldi.Eskiye oranla daha fazla gezmeye ve tabiki gezdiğim yerlerde fotoğraf çekmeye başladım.
Bugün ilk defa 23 Nisan bayram tatilini fırsat bilerek gittiğimiz, Yedigöller maceramızı ve fotoğraflarımı paylaşmak istedim.Kim bilir, belki bizden sonra gitmek isteyenler için, bir rehber olur paylaştıklarım
YEDİGÖLLER
Her şey Ozan’la Nil ’in, aylardır
hazırlandıkları 23 Nisan törenlerinin, Pazartesi günü yerine, 20 Nisan Cuma
günü kutlanacağını öğrenmemizle başladı…
Pazartesi gününün boşa çıktığını
öğrenir öğrenmez, üç günlük tatili nasıl
değerlendireceğimiz konusunda arkadaşlarımdan fikir almaya başladım. Yedigöller
fikrini duyduğumda çok cazip geldi. -Gerçi fotoğraf çekimi için, sonbaharın
daha uygun olduğu söylenir ama, yinede keyifli
bir tatil olacağını düşündüm.-

‘’YEDİGÖLLER AİLE PANSİYONU’’
internetten ilk bulduğum pansiyonun adı. Daha sonra bir iki yere daha baktım
fakat en çok hoşumuza giden yer burası oldu. Zira yaz kış gerçek bir yaşamın
olduğu, Sevim ve Osman Şallı’nın kendi yaşam alanlarını turizme açtıkları eski
bir köy eviydi burası.
Cuma akşamı pansiyonun sahibi,
Osman Bey –daha sonra Osman amca diyeceğim- ile yol tarifi almak için telefonla
görüştüğümde, yolu oldukça basit bir şekilde tarif etti:
Otobandan Bolu tünelini geç,
Yeniçağa çıkışından çık, Zonguldak-Bartın istikametinde ilerle ve Mengen
merkeze gel. Mengen merkez ışıklardan geç, 6 km sonra sağ tarafta Petrol Ofisi göreceksin,
Petrol Ofisini yaklaşık 200 m
geçtikten sonra, solda Yedigöller tabelası göreceksin.Sola saptıktan sonra
yaklaşık 25 km
sonra pansiyona ulaşacaksınız. Zaten köyde tek pansiyon bizimkisi, tabelalar
sizi getirecek.
İLETİŞİM BİLGİLERİ:
Yedigöller aile pansiyonu Yazıcık
(Dirgine)/ Devrek/ Zonguldak
Tel: 0(372) 587 40 15 – 0(538)
682 83 04
Ve yolculuk başladı…
Osman amcanın tarifiyle,
Yedigöller sapağına kadar, elimizle koymuş gibi geldik.
SİYAH BEYAZ YAŞAMLARINDAN, RENKLİ
GÖZLERLE BAKAN ÇOCUKLAR…


Sapaktan birkaç kilometre sonra
karşılaştık, bu güler yüzlü,çekingen çocuklarla, kısa sohbetimizde, Mardin’den
yeni geldiklerini ve bu eski eve yerleştiklerini
öğrendik.
NİHAYET PANSİYONA VARIŞ
Yazıcık köyü, benim daha çok
beğendiğim ismiyle Dirgine köyü;
Birkaç yıl önce, ‘’Türk köylüsünü
kalkındırma projesi’’ kapsamında devlet desteği ile köydeki yaklaşık altmış
haneye pansiyon işletmeciliği hakkında kurs verilmiş. Fakat bu altmış haneden,
sadece Osman amca evini pansiyona çevirmiş. Köydeki tek pansiyonun temelleri,
belki de yıllar önce Osman amcanın İstanbul’da okuduğu, ticaret lisesinde
atılmıştır?

Bu arada hatırlatmak isterim
pansiyonda sadece kahvaltı hizmeti bulunmakta. Öğlen ve akşam yemeklerinde
konuklar kendi başlarının çaresine bakmaları gerekiyor. İster ortak mutfakta,
yemek pişirebilirler, isterlerse bahçedeki barbeküde mangal yapabilirler. Ya da
birkaç kilometre uzaklıktaki, dere kenarına kurulmuş Dağlı alabalık
tesislerinde alabalık yiyebilir (Alabalık sevmeyenler için, et mangal ve ızgara
çeşitleri de bulunmakta) Fiyatlar İstanbul’a göre oldukça makul.
HES YANİ!!!

Köyün girişinde bir tabela
görmüştük ‘’ Köprübaşı Hidroelektrik Santrali 5 km’’
Karadeniz köylülerinin mücadelesiyle tanıştık ‘HES’ sözcüğüyle, alternatif zararsız rüzgar enerjisi varken, doğayı bozan, dereleri kurutan, Hidroelektrik santraller, maalesef burada da çıktı karşımıza. Hem de Yedigöller gibi bir doğa harikasına sadece
O an arabamın CD
çalarının sesini sonuna kadar açıp, tüm köy halkına bir Karadeniz türküsü
dinletmek istedim:
Trabzon, Artvin, Rize, sozumuz hepumuze
Kurursa bu dereler, Ne kalur elunuze (Lafun aykirisi/Ayşenur Kolivar)
http://www.youtube.com/watch?v=v1poef9NM_k
VEE YEDİGÖLLER.......

Bu doğal güzellik hakkında çok
şey söylenmiştir, o yüzden fotoğraflar dışında bir şey söylemeyeceğim. Sadece
Yedigöller içindeki tesisin bir an önce işletmeye açılmasını temenni ediyorum. Tesisler
kapalı olduğu için, yukarı çıkarken yiyeceğinizi
mutlaka yanınızda götürmenizi tavsiye ederim. Mangalınızı ve oltanızı yanınıza
alırsanız, kendi tuttuğunuz balıkları pişirip yemek ayrı bir keyif olur herhalde..
BONUS
Bir fotoğraf tutkunu olarak
Yedigöller’e gitmeyi planladığımda, aklımda olan, sadece çekebileceğim manzara
fotoğraflarıydı. Fakat Mardinli çocukların ve demirci ustası ve oğlu, Sedat
Kuyucu’nun atölyesinde çektiğim fotoğraflar da, benim için gezinin bonusu oldu.
Not: Blogger'ı ilk defa kullandığım için, yazılar ve fotoğrafları istediğim gibi yerleştiremedim, bu yüzden izleyen herkesten özür diliyorum. Bir daha ki sefere daha güzel yerleştirebilmeyi umuyorum.
Tekrar görüşmek dileğiyle...